-
1 tabii afet
n. act of God -
2 tabiî
а1.приро́дный, есте́ственный, натура́льный; врождённый; безыску́сственный; норма́льныйtabiî afet — стихи́йное бе́дствие
tabiî gaz — приро́дный газ
tabiî gizleme — есте́ственная маскиро́вка
tabiî kaynaklar — есте́ственные исто́чники
tabiî servetler — приро́дные бога́тства
2.есте́ственно, коне́чно, разуме́етсяtabiîdir ki — есте́ственно, коне́чно, разуме́ется
tabiî olarak — есте́ственно
-
3 afet
(-ti)fəlakət; tabii afet – təbbi fəlakətafət, fəlakət -
4 tabii
1. natural, pertaining to nature. 2. natural, unaffected. 3. habitual, customary. 4. pure, unadulterated. 5. naturally, of course. - afet natural disaster. - borçlar law natural obligations. - senatör senator who holds a life appointment in a senate. -
5 act of god
doğal afet, tabii afet* * *1. allahın işi 2. doğal afet -
6 Naturkatastrophe
doğal afet, tabii afet -
7 act of God
dogal afet, tabii afet -
8 catastrophe
См. также в других словарях:
tabii afet — is., ç. Doğal afet … Çağatay Osmanlı Sözlük
tabii — sf., Ar. ṭabīˁī 1) Doğada olan, doğada bulunan 2) Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor. A. Rasim 3) Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
afet — is., Ar. āfet 1) Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım O yıl su baskınları bir afet gibiydi. 2) Kıran 3) sf., mec. Çok kötü Şöhret gibi servetin de afet olduğunu yeni anlıyordum. R. N. Güntekin 4) mec. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğal — sf. 1) Doğada olan, doğada bulunan 2) Doğada rastlandığı gibi, doğaya uygun olan, doğa güçlerine, kurallarına uyan, tabii, natürel 3) Kendiliğinden olan, insan eliyle yapılmamış, yapay karşıtı Doğal liman. Doğal sınır. 4) Yapmacık olmayan 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük